top of page

Astrolojik Zodyak Ev Sistemlerinin Anlaşılması

Yazarın fotoğrafı: Orhan Oğuz YILMAZOrhan Oğuz YILMAZ

Güncelleme tarihi: 4 Eyl 2022

Zodyak alanları yani evlerin astroloji çalışmaları yaparken faydalandığımız en önemli değişkenlerden bir olduğundan bahsettim. Horoskop evlerinin Dünya’nın kendi ekseni etrafında dönmesinden yani günlük turu sebebiyle oluştuğundan da bahsetmiştim. Dünya’nın bu hareketinin neticesinde oluşan alanlar yatay eksende bulunan ufuk çizgisi ile ikiye bölünmektedir. Ufuk çizgisinin doğu ufkunda Güneş’in doğduğu nokta Yükselen (Ascendant - ASC) ve karşı tarafında ise Alçalan (Descendant - DESC) noktaları belirlenir. Bununla birlikte herhangi bir gezegenin gökyüzünde çıkabileceği en yüksek nokta, tepe noktası da MC (Mideheaven, Medium Coeli) ismiyle adlandırılır. Bu noktada dikey olarak astrolojik alanları bölmektedir. MC’nin tam karşısında bulunan bölüm ise IC (Imum Coeli, Astrolojik Nadir) olarak adlandırılmaktadır. Bu durumda doğu ufkunda yükselen Güneş, kişinin burcunu 1. Evde belirlemektedir. Yatay olan ufuk çizgisi ve dikey olan gökyüzünün orta noktasından gece yarısı noktasına inen bu meridyen ufuk çizgisi ile kesişerek alanları dört parçaya ayırmaktadır. Bu dört kesit kendi içerisinde de 30’ar derecelik üç parçaya ayrılarak 12 parça ve 30 dereceden oluşan alan sistemini oluşturmaktadır.

Zodyak alanları yani evlerin astroloji çalışmaları yaparken faydalandığımız en önemli değişkenlerden bir olduğundan bahsettim. Horoskop evlerinin Dünya’nın kendi ekseni etrafında dönmesinden yani günlük turu sebebiyle oluştuğundan da bahsetmiştim. Dünya’nın bu hareketinin neticesinde oluşan alanlar yatay eksende bulunan ufuk çizgisi ile ikiye bölünmektedir. Ufuk çizgisinin doğu ufkunda Güneş’in doğduğu nokta Yükselen (Ascendant - ASC) ve karşı tarafında ise Alçalan (Descendant - DESC) noktaları belirlenir. Bununla birlikte herhangi bir gezegenin gökyüzünde çıkabileceği en yüksek nokta, tepe noktası da MC (Mideheaven, Medium Coeli) ismiyle adlandırılır.
Astrolojik Zodyak Ev Sistemlerinin Anlaşılması

Dolayısıyla “Evler, gökyüzünün durduğumuz noktanın altında ve üstünde kalan kısımlarının bölünmesinden oluşurlar. Bir planetin birinci evde olması demek, bizim doğu ufkumuzun hemen altında demektir. Altıncı evde olması demek, batı ufkunun altında demektir. Bu gözlemler tamamen bizim bakış noktamıza bağlıdırlar. Birkaç mil ilerleyin planetin ev konumu hemen değişir. Merkür Amerika’da yukarıdayken, Londra’da batıyor olabilir. Yeni Delhi’de ise ufkun çok altındadır. İçinde yer aldığı burç değişmez. Ama ev değişir. Yeni bir bakış noktası, yeni bir ev. Ve yeni bir ev, yeni deneyimler demektir. Yani yeni bir doğum haritası[1].”


Kısacası durduğumuz noktada gök kubbenin yarısını görürüz ancak diğer yarısını göremeyiz. Ufukta bir gemi var ise bu geminin bizim görüş alanımızda olduğu anlamına gelir, yani içinde yaşadığımız uzay gemisinde ufukta altıya bölünmüş bir alan var dediğimizde yukarıda altı ve ufuk çizgisinin altında kalan göremediğimiz altı alandan bahsediyor oluruz. Dolayısıyla görebildiğimiz alanlar, görünür olması sebebiyle diğerleriyle paylaştığımız, herkesin bildiği gerçekler hakkında bize bilgi verecektir. Aşağıda kalan, görünmeyen zihnimizin en karanlık köşelerini temsil eden altı alan ise kimi zaman sadece özel olanların, kimi zaman sadece bizim kimi zamansa kendimizden dahi sakladığımız gerçeklerin tahlil edildiği alanlardır. Görünür alanlardan alınan bilgi objektif iken göremediğimiz alanlardan sübjektif bilgi, bize has duygu ve düşünceler hakkında çıkarımlarda bulunuruz.


Bu durumda ufkun üstünde, görünürde olan gezegenler ve ufkun altında göremediğimiz gezegenler bize muhtelif anlatımlarda bulunmaktadır. Görünürdeki gezegenler daha somut, astroloji bilmeden de iyi bir gözlemci olarak hareket edildiğinde kişiyi tanımak suretiyle elde edilebilecek bilgiler sağlamaktadır. Burada sır yoktur, her şey iki kişinin bildiğidir. Yani sır değildir. Ancak ufkun altındaki gezegenler daha soyut; kişinin içerisinde kopan fırtınalar, arayışı, arzuları, tutkuları ve hissedişleri hakkında bilgiler sağlamaktadır. Burada iki kişinin bildiği çok az şey vardır ya da yoktur diye bileriz. Daha önce de belirttiğim üzere belki kişi kendinden dahi saklamaktadır. Görünmeyen bölümde bulunan gezegenler daha mistik, aklın objektifliğinden uzak ve mahrem bilgiler içermektedir.


Şu hâlde diyebiliriz ki burçlar ve evler farklı kavramlardır. Kendi evinde bulunan bir Koç; öncü ve ateş özelliğini tam olarak yansıtabilecekken akrebin evinde misafir bir Koç, psikolojik olarak öncü özelliğini sergilemekten kimi zaman çekinecek kimi zamansa ateş elementinin enerjisi baskılanabilecektir. “Burçlar psikolojik süreçlerdir. Kafanızın içindeki olayları yansıtırlar. Evler ise deneyimseldirler. Kafanızın içindekilerini yaşam arenasına çıkardığınız zaman ne olduğunu anlatırlar. Bizler burçlarız ve evleri yaparız[2].” Son olarak bu 12 alandan 1., 4., 7. ve 10. alanların doğum haritaları yorumlanırken ayrıca önem teşkil ettiğini bilmeniz faydalı olacaktır.

Astrolojik Zodyak’ı bölen alanlar astroloji çalışmalarında zaman içerisinde farklı yorumlanmıştır ve yorumları açısından çeşitli yöntemler oluşturulmuştur. Alanların yorumlanmasında kullanılan farklı yöntemler, farklı ev sistemlerinin oluşmasına neden olmuştur. Bu ev sistemlerinden günümüzde yaygın olarak kullanılanı Placidean Ev Sistemidir. Ancak bu sistemin dışında da bahsettiğim üzere birçok ev sistemi bulunmaktadır. Bunlar Eşit Ev Sistemi, Regiomontanus, Campanus, Alcabitius vb. muhtelif ev sistemleridir. Her ne kadar doğum haritası çalışmalarında yaygın olarak kullanılan Placidean Ev Sistemi kullanacak olsak da bilmenin kişiye fayda sağlayacağını göz önünde bulundurarak, bu ev sistemlerini genel olarak tanımak faydalı olacaktır.


Eşit Ev Sistemi: M.Ö Petoris zamanında kullanıldığı bilinen ancak net olarak hangi aralıkta kullanıldığı konusunda bilgi sahibi olamadığımız bir sistemdir. Bu sistem Ekliptiğin kutupları baz alınarak, Doğu Ufkunda Yükselen Burçtan başlayarak Ekliptik[3] boyunca 30 derecelik açılarla 12 alan oluşturulmasından ibarettir. Eşit ev sisteminde MC, onuncu evin başlangıç noktası kabul edilmez sadece ASC birinci evin başlangıcı olarak kabul edilir. Her ne kadar kimi ekollerde kullanılsa da bu sistem Dünya, dolayısıyla gün sabit olmadığından doğru bir yöntem değildir.


Eşit ev sisteminin çeşitli versiyonları olarak kabul edebileceğimiz ve esasında ev sistemleri diyemeyeceğimiz ev sistemleri de vardır. Bunlar Solar, Güneş ve Ay sistemleridir.


Solar Ev Sistemi: Kişinin doğduğu andaki Güneş’in pozisyonu yükselen ASC olarak kabul edilir. Bu noktadan başlayarak 30 derecelik 12 eşit alandan oluşacak şekilde ev sınırları ilerletilir. Elde edilen tablo Solar Tablo olarak kabul edilir. Genellikle bu yöntem doğum zamanının bilinmediği durumlarda kullanılmaktadır.


Güneş Ev Sistemi: Bu sistemde yine başrol oyuncusu Güneştir. Horoskopta Güneş’in bulunduğu pozisyon, dördüncü evin sınırı olarak kabul edilir ve diğer ev sınırları bu noktadan başlayarak 30 derecelik 12 eşit alan elde edilecek şekilde ilerletilir.


Ay Ev Sistemi: Bu sistemde Güneş tahtını Ay’a kaptırmaktadır. Horoskopta Ay’ın bulunduğu pozisyon dikkate alınır ve bu pozisyon onuncu evin sınırı kabul edilir. Sınırdan sonrası benzer şekilde 30 derecelik açılardan oluşan 12 eşit parçaya bölünerek ilerletilir ve diğer evlerin sınırları da belirlenmiş olur.


Yerel Uzay Ev Sistemi: Eşit ev sisteminde Ekliptik çizgisi dikkate alınmaktaydı, bu sistemde ise ekliptik yerini Azimuth[4]’a bırakır ve ASC’den başlamak suretiyle eşit ev sisteminde olduğu gibi 360 derece 12 eşit alana bölünerek evler elde edilir.


Placidus Ev Sistemi: M.S 1603 – 1668 tarihleri arasında yaşayan İtalyan asıllı Astrolog ve Spiritüalist Placidus de Titus tarafından geliştirilmiştir. Horoskop tekniklerinin üstadı olarak kabul edilen kişinin geliştirdiği bu sistem, kendine has özelliklerinden dolayı hala Dünya’da yaygın olarak, Placidean Ev Sistemi ismiyle kullanılmaktadır. Bu sistem birçok kez zamana dayalı bir sistem gibi kabul edilerek yanlış da anlaşılmıştır. Esasında ekvatorun ev çemberleri aracılığıyla Ekliptik üzerine projeksiyonlar yapılarak elde edilen bir sistemdir. ASC birinci ev ve MC onuncu ev sınırları olarak kabul edilir ve sınırsal deklinasyon değerlerinde ikiye bir ya da bire iki oranlarında düzenleme uygulanır.


Regiomontanus: Alman matematikçi ve astronom Johannes Müller tarafından geliştirilmiştir. Müller M.Ö. dördüncü yüz yıldan kalma birçok astrolojik konuya reform niteliğinde geliştirmeler yapmıştır. Trigonometrik hesaplarla astronomi ve astroloji alanında birçok hesaplama yapmış, Manlius takvimini yenilemiş ve Ptolemey’nin yöntemlerine yenilikler getirerek sağlamlaştırmıştır. Geliştirmiş olduğu ev sistemi ölümünün ardından adlandırılmıştır ve bugün dahi kullanılmaya devam edilmektedir. Müller’in yönteminde ufkun üzerinde bulunan Kuzey ve Güney noktalarından geçen ev çemberleri kullanılmaktadır. Bu yöntemde MC ve ASC sırasıyla onuncu ve birinci evlerin sınırlarındadır. Göksel Ekvator boyunca devam eden yayların MC ile ASC ve Ev Çemberleri bölünme noktalarından geçer. Ev çemberlerinin ekliptiği yerler, ev sınırları olarak işaretlenir. Bu sistem Placidean sistemin daha basit bir versiyonudur diyebiliriz.


Campanus : Bu takvimde İtalyan matematikçi ve astrolog Giovanni Campani tarafından geliştirmiştir. Geliştirmiş olduğu sistem hala kullanılmakta olan geçerli bir ev sistemidir. Campanus sisteminde ev çemberleri ufkun Kuzey ve Güney noktalarından geçmektedir. Evlerin her biri otuz derece olacak şekil on iki eşit parçaya bölünmüştür. Eşit Ev Sisteminden farkı ise belirlenen alanların Kuzey ve Güney noktalarından geçmekte olan gerçek ev çemberleri tarafından ortaya çıkarılmasıdır. Bu sayede Kuzey ve Güney Ay Düğümleri de belirlenebilmektedir. Geometrik hesaplamalar açısından tatmin edici bu sistemde temel ilk nokta (Prime Vertical) boyunca Zenit (MC) noktasından başlayarak ve Doğuya doğru ufkun doğu noktasına yaklaşarak ilerleyen otuz derecelik basamaklar halinde genişletilen bir dizi noktadan oluşmaktadır. Ev kapsları bu çemberin Ekliptiği kestiği noktalarda yer almaktadır.


Morinus: Fransız matematikçi ve astrolog Morin de Villeriranche tarafından geliştirilmiştir. Astroloji hakkında görüşleri ve geliştirmiş olduğu ev sistemi bugün dahi geçerliliğini korumaktadır. Morinus Ev Sisteminde, Ekliptiğin kutuplarından geçen Göksel Ekvator (Cellestial Equator) boyunca ilerleyen ve göksel ekvator ile üst meridyenin kesiştiği noktadan başlayan otuzar derecelik aralıklar ile evler oluşturulmaktadır. Ev sınırları Ekliptiğin kutuplarından geçen büyük ev çemberlerinin Ekliptik ile kesişmesinden ortaya çıkarılır. Bu sistemde MC onuncu ev ve ASC birinci evin kaspı değildir ve birinci evin başlangıcı ufkun doğu noktasından geçmektedir.


Koch: Walter Koch tarafından geliştirilen bu sistem Doğum Yeri Ev Sistemi olarak da adlandırılmaktadır. Ufuk üzerindeki ev sınırlarını belirlemek için yükselmekte olan derecenin yarı gündüzsel yayını eşit paylara bölen bir yöntemdir. Ufuk çizgisinin altında kalan ev sınırları için ise yarı gecesel yay kullanılmaktadır. MC onuncu ev kaspı, ASC ise on birinci ev kaspı olarak kabul edilmektedir.

 

[1] Steven Forrest, İçinizdeki Gökyüzü, Çar: Barış İLHAN, Barış İlhan Yayınevi, 1997, Syf: 181 [2] Steven Forrest, İçinizdeki Gökyüzü, Çar: Barış İLHAN, Barış İlhan Yayınevi, 1997, Syf: 187 [3]Tutulum veya ekliptik, Yer'in Güneş çevresinde izlediği yörüngenin içinde bulunduğu düzlemdir. Yörünge düzlemi, aslında Yer-Ay sisteminin kütleler merkezinin Güneş etrafındaki hareketi ile tanımlanmakla beraber tutulum, sadece Yer dikkate alınarak belirlenir ve Ay'ın kütlesinden dolayı eklenen hata ihmal edilir. Bu durumda tutulum, Güneş'in gökyüzü üzerinde takip ettiği görünen yıllık yol olarak da görülebilir. Ay'ın ve Plüton dışındaki diğer gezegenlerin yörüngeleri tutulum civarındadır. Tutulumla gök ekvatorunun arasındaki açı, Yer ekseninin eğimine eşittir. Bu açıya tutulumun eğimi denir ve yaklaşık 23°27′ değerindedir. [4] Azimuth (Arapça: el Sumut'dan, yani "yön"), bir gök cisminin gözlemciye göre istikâmetinin ufuktaki kuzey veya güney noktasından açısal uzaklık olarak ifadesi. Gök cismini kesen dikey dairenin ufka değdiği noktanın referans noktasına (genellikle kuzey) açısal mesafesidir. Azimut kavramı gündelik kullanımda daha çok ufkî pusula yönü anlamında kullanılır. Azimut bir yön tarifinin yatay bileşenidir. Ufuk açısı olarak da bilinir. Ufuk çevresinde saat yönüne doğru ölçülür. Astronomide ve jeodezide kuzeyden doğuya doğru, yerölçümde güneyden batıya doğru ölçülür. Genellikle açı derecesi cinsinden belirtilir. Astronomide yıldızın bulunduğu göksel meridyenin ufuk düzleminde kestiği noktanın Kuzey kutup noktası ile yaptığı açıdır. Kaynak: WikiPedia

תגובות


bottom of page