“Mallarını Allah yolunda infak edenlerin örneği, Yedi Başak bitiren bir tohum tanesi gibidir ki her Başakta yüz tane (700) ürün vardır. Allah, dilediğine misliyle verir.“
Bakara Suresi 261. Ayet
Yedi kadim gezegenin bilgisine vakıf olmadan önce yedinin gizemleri hakkında bilgi edinerek sezgi ve algılarımızı güçlendirmek, eğitime başlarken faydalı olacaktır.

Kadim geçmişte ve bugün aslına bakarsanız sayılara önemli anlamlar yüklemekteyiz. Farkındayız ya da değiliz, bazen dini bir ritüel olarak bazense geçmişten gelen gelenekler gibi düşünerek, nedenini ve niçinini sorgulamadan sayılarla hareket ederiz. Bu durum sadece belirli bir grup için geçerli değildir ki her halkın kendine özgü bir felsefesi vardır. Toplumlar dini ayinlerinde, bayramların belirlenmesinde, sembollerde, dogmalarda sayılara anlam yüklerler. Giden için bugün rahmetlinin yedisi çıktı, gelen içinse yedisi neyse yetmişi de öyledir derler. Hacılar Kabe’yi yedi kez tavaf eder, camilerde mihraba yedi basamak yapılır ancak sebebi merak edilmez çoğunlukla.
Yedi rakamının hikmeti hakkında düşünen İslam Filozofu İbn Arabi Fütuhattı Mekkiyye adlı eserinde yedi rakamına “İnsan Başak’ta var olduğuna göre onun yönetim süresi yedi bin sene olmuştur. Böylece sürenin yedinci mertebesinde var oldu. Emaneti ancak yedinin hakikatiyle özdeşleşen kimse taşıyabilir. O, bedellerin yedincisidir[1].” tespitiyle derin anlamlar yüklemektedir. İslam’a göre yaratılışta Allah emaneti taşıması görevini dağlara verir ancak dağlar emaneti taşıyacak güçte olmadıklarından bu görevi almazlar fakat insan bu görevi üstlenir ki bu görevi üstlenen insanın emaneti taşıyabilmesi için yedi rakamının hakikati ile özdeşleşmesi gerektiğini vurgular İbn Arabi. Bununla da bitmez ve “Hüküm başağa ulaşınca, insanın yaratılışı aziz ve her şeyi bilenin takdiriyle ortaya çıkmıştır[2]. Başak devrinden hüküm Terazi devrine geçer ki, bu, kıyamet vaktidir[3]. Allah şöyle buyurur; “Adalet terazilerini o gün ortaya koyarız, hiç kimseye haksızlık yapılmaz. Bir hardal tanesi kadar bile olsa, onu getiririz ortaya çıkarırız. Biz hesaba çekenler olarak yeteriz.[4]” cümleleriyle kıyamet zamanını da gizemli bir şekilde yedi rakamı ile ilişkilendirir. Pisagorcular da İbn Arabi’den yüzlerce yıl önce yedi sayısını insan yaşamının taşıtı olarak kabul etmiş ve bu sayıyı yaşamı parçalar halinde değil, tamamını kapsayarak uygun bir şekilde yetkinleştiren rakam olarak kabul etmiştir.
Yedi rakamının esrarı göz önünde bulundurulup algıda seçicilik yapılarak Kur’an-ı Kerim analiz edildiğinde muhtelif ayetlerinde yedi rakamından bahsedildiği gözlenmektedir; “Cehennem’in yedi kapısı vardır. Onlardan her kapı için birer kapı ayrılmıştır.” ; “Andolsun ki biz, sizin üstünüzde yedi yol yarattık[5].” ; “Yedi kat göklerin Rabbi, azametli Arş’ın Rabbi kimdir? diye sor[6].” Bunların dışında Fussilet, Talak, Mülk, Nuh ve Nebe gibi surelerde de yedi rakamının geçtiği ayetler mevcuttur. Dikkat çeken bir ayette ise ; Ashab-ı Kehf (Yedi uyurlar) bahsederken “….onlar üç kişidir, dördüncüleri köpekleridir. Onlar beş kişidir, altıncıları köpekleridir ve Onlar yedi kişidir, sekizincileri köpekleridir diyecekler….[7]” burada tüm sayılar asal sayı, dolayısıyla tek sayı olmakla beraber, teklikten çift olmaya, tamlamaya yöneltilen bir anlam söz konusudur. Ancak konumuz Yedi olduğundan detaylara girmeye lüzum yoktur.
Yedi rakamına geri dönecek olursak, sadece İslam Felsefesinde değil çok daha öncesinde, Hz. İsa’dan 600 önce Pisagor’un mistik sayı sistemi ortaya çıktığında dahi yedi rakamının gizemi yeni bir şey değildir. Sayıların okült anlamı ve kombinasyonları tüm halkların bilgelerinin tefekkür konusudur[8]. Yedi rakamı Doğu’nun antik döneminin medeni halkları tarafından kutsal olarak kabul edilmekle kalmamıştır, Batı’nın daha geç dönem halkları tarafından da derin bir saygı nesnesi olmuştur. Bu sayının astronomik kaynağı tartışma götürmez. En eski devirlerden bu yana göksel kuvvetlere bağımlı olduğunu hisseden insan, her zaman ve her şeyde göğü dünyaya hakim kılmıştır. Böylece en büyük ve en parlak göksel cisimler, onun gözünde en önemli ve en yüksek güçlere dönüşmüşler; tüm antik dünyanın yedi adet olarak saydığı gezegenlerde aynı akıbete uğramıştır. Zaman geçtikçe yedi gezegen, yedi tanrısal varlığa dönüşmüştür. Eski Mısırlılarda yedi ilksel ve en yüksek tanrı vardı, Fenekelilerde yedi kabiri, Perslerde Mitra’nın yedi kutsal atı, Farisilerde yedi demona karşıt gelen yedi göksel dünya vardır. Bu ideanın daha somut bir formda lanse edilmesi için yedi tanrı sıklıkla yedi başlı tanrısal varlık olarak resmedilmiştir. Tüm gök yedi gezegene itaat ettiği için hemen hemen tüm dini sistemlerde yedi gök kavramıyla karşılaşırız[9].
Yedi gök kavramı ile alakalı İbn Arabi “Semadaki yedi bedelde yedi bölgeyi koruyan yedi adam bulunmaktadır. Her bedel’in bir bölgesi ve her bölgenin bir ruhaniyeti vardır. Bu adamlardan her bir şahıs bu göklerde bulunan nebilerin ruhaniyetinden meydana çıkan bir güce sahiptir. Bunlar Halil İbrahim, Musa, Harun, İdris, Yusuf, İsa ve Adem’dir. Yahya ise İsa ile Harun arasında gider gelir. Yedi bedel’in kalplerine bu Peygamberlerin kalplerinden güçler iner. Yedi gezegen feleklerinde yüzmeleri esnasında Allan’ın onlara ve bu yedi göğün hareketlerine tevdi ettiği sır, bilgi ve ulvi-süfli eserlerle kendilerine bakar. Allah şöyle buyurur “Her göğe emrini vahyetti.” Her gün ve saatte o saatin ve günün otoritesinin verdiği şeye göre onların kalplerinde bulunur[10]. “ cümleleriyle izahatta bulunmaktadır.
Yedi rakamına gerek İslam gerekse diğer din ve inanışlarda atfedilen değerle alakalı gizem ve sırrın peşinde dolaşan yazarların araştırmalarını şu şekilde sıralamak mümkündür;
Haftayı yedi güne bölen ve yedincisini Jüpiter’in sol veya Sunday’i olarak en kutsal bulan eski roma putperestlerinin astronomik ve dinsel hesaplamalarıyla başlayalım. Tüm modern Hristiyanlar ve en çok da protestanlar bu gün hala Pazar günleri ibadet etmektedir[11].
Mitra’nın mistik kültünde “yedi kapı”, yedi sunak, yedi sır vardır. Doğunun birçok halkının kutsal rahipleri, din adamları yedi seviyeye ayrılmışlardır; sunaklara yedi basamak çıkarır ve tapınakların mumları yedili şamdanlarda yanar. Bazı mason localarının bugün hala yedi veya on dört derecesi vardır.
Brahmanizm dinindeki sapta loka inancı kadim felsefeye bağlı kalmıştır ve kim bilir belki de bu idea bizzat, tüm felsefelerin beşiği ve sonraki dinlerin anası Aryavarta’da doğmuştur. Metapsikoz veya ruh göçüyle ilgili eski Mısır dogması yedi arınma etabını ve hızlı mükemmelleşme öğretisini açıkladı; Budistler de tapınağın yedi katı veya saçağı şeklinde alegorik olarak betimledikleri aynı ideayı Mısırlılardan değil de Hindistan’ın Aryanlarından alıntılamışlardır[12].
Ramayana destanlarında hint krallarının saraylarında ki yedi bahçeden bahsedilir, kadim tarihin ünlü tapınak ve yerleşim yerlerine genelde yedi kapı açılır, entresandır ki İsa’dan sonra onuncu yüzyılda Frizya (Hollanda) ilinin halkı, ilin bölünmesinde yedi sayısına son derece dikkat etmiştir ve yedi pfennig değerinde adak talep etmişlerdir. Kutsal Roma imparatorluğunun yedi prend seçmeni vardı. Hunlar, yedi hakanın önderliğinde göz ederek Siebenbürgen (Yedişehir, Transilvanya) olarak bilinen yedi şehir kurmuşlardır.
Pagan Roma yedi tepede kurulmuşsa Konstantinopolis’in de yedi ismi var; Byzantion, Antonina, Nova Roma, Konstantinapolis, Dünyanın kıtalarını Ayıran, İslam’ın Hazinesi ve İstanbul ; tüm bunlara ek olarak bu şehre yedi tepeli veya yedi kuleli şehir de denilmektedir. Müslümanlara göre yedi kez kuşatılmış ve Osmanlı imparatorluğunun yedinci sultanı tarafından yedi haftada feth edilmiştir. Doğu halklarının inanışına göre bu gezegen küreleri, kadınların vücutlarındaki yedi bölgede taşıdıkları yedi halkaya denk gelir; baş, boyun, eller, ayaklar, kulaklar, burun ve bel ; günümüzde doğunun damatları gelinlerine hala bu yedi halkayı hediye ederler. İran şarkıları, kadının yedi ihtişamında saklı güzelliğini överler[13].
Mezmurlar yazarı şöyle der “Komşularımızın bağrına bize yönelttikleri kınamaların yedi katını geri ver.” Bundan ötürü Süleyman’da söylendiği gibi yedi yazıklılık vardır, İncil’de yedi yazıklı can olduğunu okuruz. O, şimdiki döngünün zamanını da gösterir; çünkü o yedi gün içinde biter. Aynı zamanda Ruh’ul Kuds için de kutsanmıştır. Eski Ahit Yaratılış Enok kitabında ; yedinci, Tanrının dinlenme günüdür, dindar kutsal adam, Adem’den gelen yedinci kuşaktır. Adem’den gelen yedinci kuşakta başka bir adam daha vardır, bu adam Lamech adlı bir yazıklıdır. Kabil’in yazığı yedinci kuşakta kaldırılacaktır. Yazıldığı gibi Kabil yedi kez cezalandırılacaktır. Bütün temiz hayvanlardan yedi kere yedi tanesi gemiye getirilecektir. Yedinci günden sonra Tanrı dünyaya yağmur yağdırmıştır ve yedinci günde derinlerdeki kuyular, kaynaklar, açılıp yükseldiler ve dünyayı su basmıştı. İsrail halkı Yakup’un ölümüne yedi gün yas tutu. Üstelik biz aynı yerde yedi büyük baş hayvandan, yedi buğday başağından, yedi yıl bolluktan, yedi yıl da kıtlıktan söz edildiğini okuruz. Musa duayı yedinci günde bıraktı. (Yusuf Peygamber’in Kur’an-ı Kerim’de geçen yedi yıl kıtlık, yedi bolluk rüya yorumu Tevrat’ta da geçmektedir.)
İsa 7 gün mezarda durdu, konuşmasına 7 rica ile son verdi, özgürlük için İbrani uşak kendi kendisiyle 7 yıl savaştı. İsa mesih elindeki 7 (yedi) ekmek ve birkaç küçük balıkla dört bin kişiyi doyurduktan sonra 7 küfe yiyecek arttı. Tanrının tahtının önünde yedi tin, Tahtın önünde yedi melek duruyordu. Onlara yedi borazan verilmişti. O yedi boynuzlu yedi gözlü bir kuzu gördü. Yedi mühürle mühürlenmiş bir kitap gördü, yedinci mühür açıldığında cennette bir sessizlik oldu[14].
Allah cehenneme yedi kapı yarattı. Her kapıya ise alemden ve azaptan bir parça taksim etti[15]. Antik Yunan’ın yedi bilgesi vardı, Hristiyan orta çağın ies yedi özgür sanatı (gramer, retorik, diyalektik, aritmetik, geometri, müzik, astronomi). Müslüman şeyhülislam her önemli toplantı için yedi ulema çağırır. Orta çağ zamanlarında yedi şahidin önünde ant içilir, ant içen kişiye yedi kere kan serpilir. Dini alaylar mabetleri yedi kere dolaşırlar ve yemin etmeden önce inançlıların yedi kez diz çökmesi gerekir. Müslüman hacılar mekkeye gelişte kabe’yi yedi kez tavaf ederler. Kutsal kase ve kupalar yedişer kez arınmış altın ve gümüşten imal edilir. Eski Cermen mahkemeleri için yedi ağaçlı bir yer seçilir, yedi ağacın altına yedi kadı oturur ve yedi şahit talep edilir[16]. Antik Doğu’da yedi önemli nehir sayılırmış (Nil, Dicle, Fırat, Ceyhun, Jakartes, Araks ve indus) ; yedi önemli hazinesi, altın dolu yedi şehri, dünyanın yedi mucizesi varmış. Tarlalar yedinci yılda nadasa bırakılır. Dünya’nın yedi çağı, insanın yedi değişimi, yedi özgür sanat, yedi onarıcı, yedi yasaklanmıi sanat, yedi renk, yedi metal, insanın başında yedi delik, yedi çift sinir, yedi tepeli şehir, yedi bilge kişi… Yedi uyurlar, yedi laik, yedi dinsel saat, mihrapta yedi merdiven, yedi dinsel tören, din adamlarının yedi düzeni, ikinci levhada yedi buyruk vardır[17]…
Büyük ayı takım yıldızında 7 yıldız vardır. Benzer şekilde yedi kandilli Süreyya diye adlandırılan yedi yıldız, haftayı oluşturan yedi güne göre de yedi gezegen vardır. Yedi gezegen birbirinden hep aynı mesafededir ve aynı yörüngelerinde dönerler; bu hareket, edebi evrensel uyum fikrine ilham olmuştur. Ay gezegenlerin yedincisidir, bu sayıyı Ay daha çok gözetir. Ay burçlar kuşağının tümünü yirmi sekiz günde geçer. O benzer şekilde ışığını değiştire değiştire yedi gün saçar. Ortadaki ilk yedi günde yükselerek sanki dünyayı böler. İkinci yedi günde tüm küreyi ışıkla doldurur. Üçüncü yedi günde kasılarak bölünmüş bir küreye dönüşür ve son yedinci günden sonra ışığının küçülmesiyle birlikte yenilenir. Yine yedi günde ışık artar, deniz azalır[18]. Bu bağlamda yedi rakamı özel bir kutsiyete bürünmüş ve astrologlar nezdinde ebediyen önemli kalmıştır. [19].
Yedi gezegen, küresi devlet ve organizasyon modeli olarak da kullanılmıştır. Çin, yedi eyalete, kadim Pers ise yedi satraplığa ayrılmıştır. Arap efsanesine göre dünyayı küle döndürmesin diye yedi melek buz ve karla Güneş’i soğuturmuş ve yedi bin melek onu her sabah harekete geçirirmiş. Doğunun en eski iki nehri olan Ganj ve Nil’in yedişer ağzı mevcut. Yedi sayısı tapınak ve saray mimarisine de adını yazmış. Ünlü Churingam mabedi her biri yedi renkli yedi adet kare duvarla çevrili, her duvarın ortasında ise yedi basamaklı bir piramit yükselir; aynı şekilde tufan evvelinin Borsipa Tapınağının, günümüzdeki Bors-Nimrod’un da yedi kürenin yedi halkasını sembolize eden yedi katı varmış, her biri de o katın küresi tarafından yönetilen gezegenin rengiyle uyumlu tuğla ve metallerden inşa edilmiş[20].
Anlaşılacağı üzere bu bilgiler ışığında çevremizi ve geçmiş eserleri tahlil ettiğimizde yedi rakamının binlerce yıldır ilmek ilmek tüm eşyaya işlendiği gözlenecektir.
Umarım bu bilgiler, farkındalığımızı arttırarak hayrete düşmemize sebebiyet verecek derecede sezgilerimizin gelişmesinde faydalı olacaktır.
Farkında kalın…
[1] İbn Arabi, Fütuhatı Mekkiyye, Çeviren Ekrem Demirli, İstanbul: Litera Yayıncılık, 1.Cilt, 10. Baskı 2020, syf: 443 [2] İbn Arabi, Fütuhatı Mekkiyye, Çeviren Ekrem Demirli, İstanbul: Litera Yayıncılık, 2.Cilt, 6. Baskı 2020, syf: 390 [3] İbn Arabi, Fütuhatı Mekkiyye, Çeviren Ekrem Demirli, İstanbul: Litera Yayıncılık, 2.Cilt, 6. Baskı 2020, syf: 391 [4] Kur’an-ı Kerim, Enbiya Suresi, 47. Ayet [5] Kur’an-ı Kerim, Müminin Suresi, 17. Ayet [6] Kur’an-ı Kerim, Müminin Suresi, 86. Ayet [7] Kur’an-ı Kerim, Kehf Suresi, 22. Ayet [8] H. P. Blavatsky, Okült Araştırmalar, İstanbul: Mavi Kalem Yayınevi, Ezgi Matbaacılık, 3. Baskı, Temmuz 2020, Syf: 151 [9] H. P. Blavatsky, Okült Araştırmalar, İstanbul: Mavi Kalem Yayınevi, Ezgi Matbaacılık, 3. Baskı, Temmuz 2020, Syf: 152 [10] İbn Arabi, Fütuhatı Mekkiyye, Çeviren Ekrem Demirli, İstanbul: Litera Yayıncılık, 1.Cilt, 10. Baskı 2020, syf: 439 [11] H. P. Blavatsky, Okült Araştırmalar, İstanbul: Mavi Kalem Yayınevi, Ezgi Matbaacılık, 3. Baskı, Temmuz 2020, Syf: 155 [12] H. P. Blavatsky, Okült Araştırmalar, İstanbul: Mavi Kalem Yayınevi, Ezgi Matbaacılık, 3. Baskı, Temmuz 2020, Syf: 153 [13] H. P. Blavatsky, Okült Araştırmalar, İstanbul: Mavi Kalem Yayınevi, Ezgi Matbaacılık, 3. Baskı, Temmuz 2020, Syf: 155 - 156 [14] Heinrich Cornelius Agrippa, Gizli Felsefe ya da Büyü Felsefesi, Çeviren Levent Özşer, İsanbul: Biblos Kitapevi, Yıldız Matbaa, Cilt 2, 3. Basım 2019, syf: 51 - 56 [15] İbn Arabi, Fütuhatı Mekkiyye, Çeviren Ekrem Demirli, İstanbul: Litera Yayıncılık, 2.Cilt, 6. Baskı 2020, syf: 404 [16] H. P. Blavatsky, Okült Araştırmalar, İstanbul: Mavi Kalem Yayınevi, Ezgi Matbaacılık, 3. Baskı, Temmuz 2020, Syf: 157 [17] Heinrich Cornelius Agrippa, Gizli Felsefe ya da Büyü Felsefesi, Çeviren Levent Özşer, İsanbul: Biblos Kitapevi, Yıldız Matbaa, Cilt 2, 3. Basım 2019, syf: 51 - 56 [18]Heinrich Cornelius Agrippa, Gizli Felsefe ya da Büyü Felsefesi, Çeviren Levent Özşer, İsanbul: Biblos Kitapevi, Yıldız Matbaa, Cilt 2, 3. Basım 2019, syf: 48 – 50 [19] H. P. Blavatsky, Okült Araştırmalar, İstanbul: Mavi Kalem Yayınevi, Ezgi Matbaacılık, 3. Baskı, Temmuz 2020, Syf: 156 [20] H. P. Blavatsky, Okült Araştırmalar, İstanbul: Mavi Kalem Yayınevi, Ezgi Matbaacılık, 3. Baskı, Temmuz 2020, Syf: 154
コメント